تحديثات بخصوص فيروس كورونا المُستجَد (كوفيد-19): نحن نضع الحفاظ على سلامتك على رأس أولوياتنا. تعرَّف على المزيد حول التزامنا بإجراءات النظافة والسلامة.
في انتظار التحميل...
6 Şubat 2023'te, Türkiye'yi sarsan ve 11 şehrimizde büyük hasara yol açan iki ardışık deprem, ulusal bir yasın yanı sıra, Marmara Bölgesi'nde uzun süredir beklenen İstanbul depremi konusundaki endişeleri tekrar gündeme getirdi.
Bu felaketler, İstanbul’da yaşayanlarla şehri ziyaret etmeyi planlayanları, İstanbul Deprem Risk Haritası’nı kullanarak bulundukları ya da gitmeyi düşündükleri bölgelerin sismik risk seviyelerini ve altyapının dayanıklılığını sorgulamaya itmiştir. İstanbul’un deprem gerçekliğiyle yüzleşmek, hem yerel halk hem de turistler için, güvenliğin ön planda tutulduğu bilinçli bir seyahat ve yaşam planlamasını zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle, deprem risk haritaları ve yapısal sağlamlık değerlendirmeleri, şehrin geleceğini ve halkın güvenliğini koruma yolunda kritik önem taşımaktadır.
İstanbul Üsküdar’da Emaar Square kompleksinin önemli bir parçası olan kule, modern mimarinin ve mühendislik harikasının birleşimi olarak dikkat çekmektedir. Yaklaşık 210 metre yüksekliğe sahip olan bu yapı, güvenlik ve estetik açıdan üstün niteliklere sahip betonarme perde duvarlar, çelik kompozit kirişler ve boru şeklindeki kompozit kolonların oluşturdurduğu moment çerçeveleri ile desteklenmektedir. Bu kule, sadece yüksekliği ile değil, aynı zamanda dayanıklılığı ve sismik güvenlik özellikleri ile de İstanbul’un simge yapılarından biri haline gelmiştir.
Yapının temelinden çatısına kadar olan toplam yüksekliği 270 metre olup, yapısal yükler kompozit kolonlar yardımı ile yüksekliği bodrum katlarında 50 metreyi aşan mega kolonlara aktarılmaktadır ve yükler etkili bir şekilde dağıtılmaktadır. Bodrum katları, düz radye temel üzerinde konumlandırılmış olup, yanal toprak basıncına karşı 50 metre uzunluğundaki bir kenar ile desteklenmektedir. Bu özellik, yapının sismik dayanıklılığını artırırken, diğer uzun kenarının başka bir binanın sismik bloğu ile entegre halde çalışması, kompleksin bütüncül bir güvenlik anlayışı içinde tasarlandığını göstermektedir.
Cam terasın da yer aldığı çatı ve yapısı, özellikle ilgi çekicidir; kule standart seviyelerinden izole edilmiş ve yalnızca asansör çekirdek perde duvarları ile desteklenmiştir. Çatı, çekirdekteki perde duvarlardan uzanan 19 metre açıklığa sahip artgermeli çelik konsol kompozit makaslarla tasarlanmış ve eliptik 3 boyutlu geometriye sahiptir. Bu tasarım, hem estetik bir çekicilik hem de yapısal bir işlevsellik sunmaktadır. Ayrıca, çatı seviyesinden 25 metre yükseğe çıkan iki adet havacılık ve ışıklı uyarı kuleleri, hem güvenlik açısından önemli bir rol oynamaktadır hem de estetik açısından tamamlayıcı bir öğe olmaktadır.
Emaar Skyview’ın yer aldığı kule, İstanbul’un zorlu sismik ve rüzgar koşullarına karşı dayanıklı bir yapı olma özelliği taşımaktadır. Yapının taşıyıcı sistemi, bölgedeki çok yüksek sismik riskleri karşılayacak şekilde tasarlanmıştır. Kule, hızlı monte edilmeye uygun ve çok ekonomik olarak inşa edilebilecek şekilde tasarlanmıştır. Özellikle, kule İstanbul’da kuzey rüzgarlarının en yüksek hızlarının hissedilebileceği bir konumda yer aldığından, rüzgar ve salınımlar açısından özel önlemler alınarak inşa edilmiştir. Proje için özel rüzgar tüneli analizleri yapılmıştır, analiz sonuçları yapının tasarımını etkileyen önemli unsurlardan biri olmuştur ve bölgenin ciddi rüzgar yüklerine karşı kuleye dayanım kazanmıştır.
Kulenin inşasında kullanılan yenilikçi yöntemler, yapının sadece dayanıklı değil, aynı zamanda fonksiyonel ve estetik açıdan da çekici olmasını sağlar. Kompozit kolonlar, betonun aşağıdan yukarıya doğru doldurulmasıyla hızlı ve düşük hatayla inşa edilmiş, bu da inşaat sürecinin verimliliğini artırmıştır. Ayrıca, binadaki yüzme havuzlarının su hareketi, rüzgar salınımına karşı bir sönümleme sistemi olarak kullanılarak, yapının daha da stabil hale gelmesine katkı sağlamıştır.
Kulenin tasarımı, sürdürülebilirlik ve dayanıklılığı ön planda tutar. Kompozit detaylandırma, kolonlarda ek yangın dayanımı sağlarken maliyetleri düşürmüştür. Çelik ve betonarme kompozit moment çerçeveler, daha az beton kullanımıyla çevresel ayak izini azaltır. Cephe tasarımı, sürekli bakım gerektirmeyen ve rüzgara karşı dayanıklı bir yapı sunar. Boşluklu beton levhaların kullanılması, yapısal beton ağırlığını ve böylece deprem hasarı riskini azaltırken, bodrum katlarında geniş açıklıklı döşemeler için inovatif çözümler sunulmuştur.
Bu yeni nesil seyir kulesi, İstanbul’un mimari harikalarından biri olarak sadece tasarımı ve konumuyla değil, aynı zamanda güvenlik ve dayanıklılık konularında da öncü bir rol oynamaktadır. Bu kule, deprem ve rüzgar gibi doğal afetlere karşı, Türkiye’de nadir kullanılan, son derece hassas bir yapı sağlığı izleme sistemine sahiptir. Kapsamlı bir donanım ve altyapı seti ile desteklenen bu sistem, deprem erken uyarı sistemi, deprem kayıt sistemi, rüzgâr kayıt sistemi, bina sağlığı ve dinamik hareketleri kayıt ve denetim sistemi gibi ileri düzey uygulamalardan oluşmaktadır.
Yapının işletmeye alınmasından önce başlayarak, yaşlanma, iklimsel koşullar ve depremlere bağlı olarak yapı davranışındaki değişiklikler, sürekli bir izleme sistemi ve teknik müşavirler tarafından aylık olarak raporlanmaktadır. Bu sürekli izleme, yapı içinde orta şiddetli depremler sırasında meydana gelen hareketlerin kaydedilmesini ve bu verilere dayanarak yapı sağlığında oluşabilecek değişikliklerin hızlı ve hasarsız yöntemlerle tespit edilip raporlanmasını sağlar.
Emaar Square kompleksinin içinde yer alan kulenin yapı sağlığı izleme sistemi, bina otomasyon sistemi ile entegre edilerek, uyarı ve kayıt sistemlerinin birbiriyle ilişkilendirilmesi amacıyla sürekli geliştirilmektedir. Bu entegrasyon, yapısal sağlığı maksimum düzeyde koruyarak, olası bir deprem veya şiddetli rüzgar olayında bile sakinlerin güvenliğini sağlamak için tasarlanmıştır.
Emaar Square kulesinin bu benzersiz özellikleri, İstanbul’un sismik aktiviteye karşı dayanıklı, estetik ve işlevsel yapılar inşa etme konusundaki ilerlemesinin bir göstergesidir. Yapının her bir detayı, dayanıklılık ve sürdürülebilirlik kavramları gözetilerek tasarlanmıştır, bu da onu İstanbul’un en ikonik yapılarından biri yapmaktadır. Bu kule, modern mühendislik ve mimari tasarımın sınırlarını zorlayarak, şehrin manzarasına eşsiz bir katkı sağlamaktadır.